Mercer’in 2025 Küresel Yetenek Trendleri Araştırması, iş dünyasının hızla değişen dinamikleri içinde şirketlerin nasıl dönüşmesi gerektiğine ışık tutuyor. Araştırma, organizasyonların yalnızca dijitalleşmeye değil; aynı zamanda güven, eşitlik ve sürekli öğrenme gibi insani değerlere de odaklanması gerektiğini ortaya koyuyor.

İstanbul, 9 Nisan 2025 – Marsh McLennan çatısı altındaki Mercer, iş gücünün geleceğine dair yol haritası niteliği taşıyan “2025 Küresel Yetenek Trendleri Araştırması”nın sonuçlarını açıkladı. Dünya genelinde 1.800’ü aşkın insan kaynakları liderinin katıldığı çalışma; teknolojik dönüşüm, sürdürülebilirlik, güven, eşitlik ve beceri gelişimi gibi temel alanlarda şirketlerin nasıl stratejiler geliştirdiğini mercek altına alıyor.

YETENEK YÖNETİMİNDE PARADİGMA DEĞİŞİYOR

Mercer’ın araştırmasına göre, şirketlerin büyük bölümü klasik yetenek yönetimi anlayışını geride bırakıyor. Bunun yerine, beceri temelli yaklaşımlar ön plana çıkıyor. Organizasyonlar, işin doğasını yeniden tanımlayarak çalışanların potansiyelini daha etkili biçimde kullanmayı hedefliyor. Katılımcıların %58’i, iş yapış biçimlerini yeniden tasarlarken; %98’i beceriye dayalı sistemlerin çalışan gelişimini olumlu etkilediğini söylüyor.

Reskilling ve upskilling programları, iş gücünü geleceğe hazırlamakta belirleyici rol üstleniyor. Şirketler, dış yetenek arayışına çıkmak yerine mevcut çalışanlarının becerilerini geliştirmeye odaklanıyor.

GÜVEN VE EŞİTLİK, YENİ NESİL ÇALIŞMA KÜLTÜRÜNÜN TEMELİ

Çalışanların şirketlerine olan güveni önceki yıllara göre azalmış durumda. Bu düşüş, sadakat, motivasyon ve uzun vadeli bağlılık gibi kritik faktörleri etkiliyor. Mercer verilerine göre, kurumların sürdürülebilirlik konusunda şeffaf adımlar atması ve etik değerlere sıkı sıkıya bağlı kalması, güven inşasında önemli bir rol oynuyor.

Katılımcıların %69’u ücret eşitsizliğinin azaltılması gerektiğini belirtirken, %56’sı da maaş ve terfi süreçlerinde daha fazla şeffaflık talep ediyor. Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı merkeze alan şirketler, yetenekli çalışanlar için çok daha cazip hale geliyor.

KURUMSAL DAYANIKLILIKTA İNSAN FAKTÖRÜ ÖNE ÇIKIYOR

Artan küresel krizler ve ekonomik dalgalanmalar, şirketleri sadece operasyonel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel dayanıklılık açısından da yeniden yapılandırıyor. Çalışanların %82’si tükenmişlik riski taşıdığını ifade ederken, insan odaklı kriz yönetimi her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.

Veri temelli stratejiler, liderlerin proaktif adımlar atmasını kolaylaştırıyor. Şirketlerin %67’si kurumsal bağışıklığı artırmak için insan analitiği ve nesnel karar alma araçlarına yöneliyor.

Türk KOBİ'leri Dijitalleşme ile Avrupa'ya Fark Atıyor Türk KOBİ'leri Dijitalleşme ile Avrupa'ya Fark Atıyor

DİJİTALLEŞME: TEKNOLOJİYİ AŞAN BİR KÜLTÜR DÖNÜŞÜMÜ

Araştırmaya göre dijital dönüşüm, artık sadece yeni teknolojilerin adaptasyonuyla sınırlı değil; aynı zamanda çevik organizasyon yapıları ve dijital becerilerin yaygınlaştırılmasıyla ilgili. Ancak şirketlerin %56’sı henüz bu yolculuğun başında. En büyük engeller ise bütçe yetersizliği (%53), yetkin iş gücü eksikliği (%40) ve kapasite sorunları.

Yapay zekâ destekli İK süreçleri, dijital eğitim programları ve veri odaklı karar mekanizmaları, bu dönüşümün temel yapı taşlarını oluşturuyor.

TÜRKİYE: EKONOMİK BELİRSİZLİKLERE RAĞMEN İNSAN ODAĞINA YATIRIM YAPIYOR

Araştırmada Türkiye özelinde dikkat çeken nokta ise İK liderlerinin çalışan deneyimi ve değer önerisi (EX ve EVP) üzerinde yoğunlaşması. Ekonomik zorluklar ve toplumsal değişkenler, şirketleri daha esnek, kapsayıcı ve sürdürülebilir insan yönetimi uygulamalarına yönlendiriyor. İşin tasarımı, beceri gelişimi ve yetenek yönetimi ise yerel stratejilerin merkezinde yer alıyor.

 “DİJİTAL DÖNÜŞÜM, İNSANLA BAŞLAR”

Mercer Doğu Akdeniz CEO’su Dinçer Güleyin, araştırmanın ardından yaptığı değerlendirmede, “Şirketler yalnızca teknolojiyi entegre etmiyor, aynı zamanda çalışanlarının dijital becerilerini geliştirerek esnek ve insan merkezli organizasyonlar kuruyor. Geleceğin başarılı kurumları; güven, eşitlik ve öğrenme kültürünü merkeze alanlar olacak,” dedi.

Güleyin ayrıca, “Mental sağlık, iş-yaşam dengesi, esnek çalışma gibi unsurların önemi giderek artıyor. Şeffaf, adil ve kapsayıcı işveren markaları; yetenekleri çekmenin ve elde tutmanın anahtarı haline geliyor,” ifadelerini kullandı.